Miami’nin kavurucu sokaklarında, küçük bedenli Remy LaCroix, rastgele bir adamın kıskacına düşmüş. O vanın içi dar, havası boğucu ama aradaki elektrik o kadar yoğun ki nefes almak bile zorlaşıyor. Remy’nin kocaman poposu göz kırparken, adam onun o güzelim amcığını sakso yapmaya başladı; diliyle inceden inceye gezdirirken her nefesi biraz daha heyecan yaratıyor.
Vanın dar kabininde birbirlerine iyice yaklaşmışlar. Adam sertçe dayamaya başladı, parmakları Remy’nin amcığını sarkıttıkça o minicik vücudu titriyor. Her sikmenin ritmi giderek hızlanırken, Remy’nin o sıcacık deliği adamın kalın yarakla dolup taşıyor; içerisi sıkışmış, sessiz kalan ama gözleriyle “Daha!” diye haykıran bedeninin içinde inanılmaz bir fırtına kopuyor. Ağzında sakso yapan adam, ona karşı koyamamışçasına hemen vanın yan camından dışarı öfkeli bakışlara rağmen gaza basıyor.
Remy’sin büyük kalçasının dalga dalga hareketleri adama güç verirken, van ihlasla inliyor; baygın gibi olan o folloşun bacakları adamın kalçasına sıkıca sarılıyor. Her köklemede hem van hem ikisi titreşiyor, bu açık hava performansı gizli bir cehennem gibi. Remy ara sıra gıcırdayan van kapağına yumruk atıp kendini hızlıca uyandırıyor; dayanan adam ise onu daha fazla yakalayıp sertçe deliğe yayıyor.
Yarak adı üstünde sert ve kocaman; delikten çıkıp girerken sesler yükseliyor, ter kokusu sarmalıyor ortamı. Kız tüm engelleri yıkarcasına sesini çıkarıyor; haykırdığı anlarda adam da hızını kesmiyor, onu daha derinden delmek için bastırıyor. Bu vahşi ve kirli kovalamaca sonunda ikisi de doruğa çıkmaya hazır. Remy’nin bedeninde hissedilen o sıcak patlama üzerlerine çöküyor; bütün van ve Miami’nin sokakları onların bu kirli dansını duyuyormuş gibi titreşiyor.
Sonunda ikisi de yorgun ama tatmin olmuş şekilde ayrılırken geriye kalan tek şey sırılsıklam terleri ve yüksek dozda sapıklığın tadı oluyor.